Normal Yaşlanma Nedir?

Yıllar geçip bilim ilerledikçe insan ömrü uzamıştır. Dünyada yaşayan ilk insanların ömrü 18-20 yıl iken 18. yüzyıl sonlarındaki sanayi devrimi ile teknolojinin gelişmesi ile beraber bu süre uzamış günümüzde 80 yaşın üstüne çıkmıştır. Bu süre uzadıkça ‘insanda yaşlanma nedir?’ sorusu giderek büyüyen bir öneme sahip olmuştur, çünkü hala bilim bu süreyi daha nasıl uzatabiliriz, yaşlanma sürecini nasıl yavaşlatabiliriz diye uğraşmaktadır. Siz değerli okuyucularıma bugün konunun ilk adımını basitçe özetlemek istiyorum. Normal yaşlanma nedir? Yaşlandıkça nörolojik açıdan vücudumuzda neler değişmektedir?

İlk olarak duyulardan başlayalım. Yaşlandıkça birçok duyumuzda değişiklik gözlenir. Dokunma duyusu da yıllar içerisinde değişiklik gösterir. Altmış yaş ve sonrasında ilk olarak titreşim hissimiz azalır. Bu azalma el ve ayak parmaklarından başlayarak yıllar içerisinde uzuvlarda ilerler dirsek ve dizlere kadar ulaşır. Yine hafif dokunma ve acı algımız titreşim kadar olmamakla birlikte yaş ilerledikçe zayıflar.

 

Reflekslerimiz de tıpkı duyularımız gibi yaşlandıkça azalır. 80 yaşın üstündeki kişilerin üçte birinde özellikle ayak bilek refleksi tamamen yok olur. Bu yüzdendir ki maalesef ileri yaşlarda düşmelere, buna bağlı kemik kırıklıkları ve kafa travmalarına sıkça rastlanır.

Görme keskinliği yine yıllar içinde azalır. Bunun istisnası miyop hastalarıdır. Miyop hastalarında yıllar ilerledikçe gözlük numaraları azalır, düzelme görülür. ABD’de yapılan bir araştırmada 80 yaş üstünde görme kaybı %1’den az bulunmuşken, 80 yaş sonrası bu oran %7’ye çıkmıştır. Yine glokom yani göz tansiyonu ve kataraktın görülme sıklığı yaş ile belirgin derecede artış gösterir. 60’lı yaşların başlarında göz kürelerinin hareket açıklığı azalarak aşağı bakışı giderek daha zorlaşır, yukarı bakıştaki gerileme ise 70’li, 80’li yaşlarda, daha geç başlar.

İşitme de yine yaşla birlikte azalır özellikle yüksek frekanslı yani ince seslerin işitilmesinde azalma daha belirgin olur.

Koku ve tatta da azalma olur. 80 yaşın üstündeki kişilerin %80’inde belirgin koku kaybı gözlenir. Bu yüzden yaşı ilerlemiş kişilerde tat alımının yetersizliği sebebiyle iştahsızlık sıklıkla gözlemlenir.

Yürüyüşümüzün özellikleri de yaşımızla birlikte yıllar içinde değişir. Adımlar kısalır, adım aralığı genişler ve yürüyüş hızı yavaşlar.

Hareketlerde yavaşlama, ellerde istirahat halindeyken titreme ve beden dengesizliği gibi Parkinson hastalığındaki bulguların çok hafif formları normal yaşlanmada da gözlenir. Yaşlı kişilerin %30-40’ında bu tip bulgulara rastlayabiliriz.

İstirahat halindeki el titremesinden farklı olarak sürekli olarak olan el titremesi de yaşlı bireylerde ortaya çıkar. Bu titreme 90 yaş üstündeki her 100 kişinin 8’inde görülebilir. Titremeyle birlikte maalesef hafıza bozuklukları ve ölüm oranları bu kişiler arasında daha yüksektir.

Hafıza da yine normal yaşlanmadan nasibini alır. Eski anıları hatırlamak zorlaşabilir, yeni bilgileri kayıt etmek daha güçtür, kelime haznesi genelde korunur fakat konuşma hızı yavaşlar. Hayal gücü de yine yaş ilerledikçe genç yaşlardaki parlaklığını yitirir.

Kısaca değindiğim tüm bu değişikliklerin normal limitler içinde olup olmadığı nöroloji pratiğinde hastayı değerlendirmede çok önemlidir. Normalin ötesindeki her türlü değişiklik zamanında fark edilirse tedavi şansı çok daha yüksektir. Bu yüzden sağlık normal yaşlanma dahi belirli aralıklarla bir uzman tarafından takip edilmelidir.